Pazar

makyaj çıkarıcı

sayesinde ben ve benliğim 
kutlamalardan sağsalim çıkıp
başbaşa kaldık.

Salı

ne zaman

inanırım biliyor musun?
diş aralarında zehir yerine kan,
dilinde ise yalan yerine tükürük olduğunda.

Çarşamba

gel-git

seni bana getirsin,
benden hiç mi hiç götürmesin.

Salı

bir haller oldu

kendimden geçmenin şavkı yüzüme vurdu.
kesin oldum ama likit oldum. 
kabın şeklini alıyorum ama küpten de sızıyorum ki;
küp bile farkında.
halim ki salim oldu, selamette yolculuğa çıktım.
yol ben oldu, bense deniz oldum.
herşey ne kadar hızlı, ne kadar çabuk, ne kadar kutsal değişiyor
ve ben sükunetimi nasıl koruyor ve gelişebiliyorum;
buna hayranlıkla şaşar oldum.
aklım başıma geldi,
aklıma düştü,
akıllandım.
kendime geldim,
içime döndüm,
bu karasuları ben;
kendim oldum.
yok yok bir haller oldu kesin...

Çarşamba

erdemlerin

en büyüğü ve en zor ikisinin fakiriyim; 
sükun ve sabır etmeyi bir türlü öğrenemedim.
keşke dilimin ve beynimin yayı 
biraz daha sıkı olsaydı.

Pazar

yoksa

bu ses?!
kabuğum mu çatlıyor ne…
korkmamalı,kaçmamalı bu sefer.

Pazartesi

rüzgara karşı

tükürmek gibi kızgınlık...
ittirme kuvveti ne kadar fazla olursa olsun
o balgam illa ki senin de üzerine sıçrıyor;
yaptığından, benliğinden iğreniyorsun.